Trafikte yaşanan kazalar, Türkiye’de artan bir tehdit unsuru haline gelmiş durumda. Son yıllarda dikkatsiz sürücülerin neden olduğu kazalar, sadece maddi hasar yaratmakla kalmıyor; aynı zamanda can kayıplarını da beraberinde getiriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanan verilere göre, trafik kazalarında en büyük etkenlerin başında sürücülerin bilinçsiz davranışları yer alıyor. Yapılan araştırmalar, kazaların %80'inin insan hatasından kaynaklandığını gösteriyor. Peki, neden sürücüler bu kadar dikkatsiz? Ve bu durum nasıl bir çözüm gerektiriyor?
Türkiye, son yıllarda trafik kazalarında Avrupa’nın en yüksek oranlarına sahip ülkelerden biri haline geldi. Pandemi süreci, birçok insanın trafikteki davranışlarını daha da olumsuz etkiledi. Uzun süre evde kalmanın ardından, birçok sürücü toplu taşıma veya yürüyüş yerine kendi araçlarını tercih etmeye başladı. Bu durum, sıklıkla pozitif olarak değerlendirilen bir alışkanlıkken, sürücülerin dikkatini ve çevre bilincini önemli ölçüde azalttı. İnsanların sokaklardaki yaya, bisikletli ve motorlu sürücülerin varlığını göz ardı etmesi, kazaların artışına yol açıyor.
Ayrıca, trafik eğitimi ve sürücü kurslarındaki yetersizlikler de bu sorunu derinleştiriyor. Sürücü kurslarının kalitesizliği ve eğitimlerin çok yüzeysel olması, yeni sürücülerin gerekli bilince sahip olmadan yola çıkmasına neden oluyor. Her yıl milyonlarca yeni sürücünün yola çıktığı Türkiye’de, bu durumu değiştirmeye yönelik bir yapılanma gereklidir. Eğitim süreçlerinin güçlendirilmesi ve trafik kurallarının tekrar gözden geçirilmesi aciliyet arz etmekte.
Bu sorunun çözümü, sadece bireysel çabalarla mümkün değil. Devletin, yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının da devreye girmesi şart. Öncelikle, trafik kazalarının önlenmesi için toplumsal bir farkındalık yaratmak gerekiyor. Trafik güvenliği haftaları, okullarda düzenlenen seminerler ve medya kampanyaları, sürücülerin dikkatini çekmek adına etkili yöntemlerden bazılarıdır.
Bunun yanı sıra, sürücü eğitim programlarının yeniden düzenlenmesi ve güncellenmesi de büyük önem taşıyor. Trajiik kuralların sıkı bir şekilde öğretilmesi, uygulamada etkili olabilmesi için zorunlu hale getirilmelidir. Sürücülere verilen eğitimin sonunda yapılacak sınavlar, sadece teorik bilgi ile sınırlı kalmayıp, pratik bilgiler de içermelidir. Örneğin, dikkati dağıtan unsurlara karşı nasıl davranılması gerektiği, acil durumlarda ne yapılması gerektiği gibi önemli konulara da yer verilmelidir.
Sonuç olarak, Türkiye’de trafik kazalarının önlenmesi için yapılacak birçok şey var. Bu konu, sadece sürücülerin değil, tüm toplumun ortak sorunu olmalıdır. Herkesin sorumluluk alması, bilinçli bir şekilde trafikte hareket etmesi ve ilgili kurumların da destek vermesiyle bu sorun üstesinden gelinebilir. Sadece bir trafik kazasında hayatını kaybeden bir kişi bile, bu konunun ne kadar ciddiye alınması gerektiğinin bir göstergesidir. Bilinçsizlik içinde kaybolan hayatlar, önceden alınacak tedbirlerle engellenebilir. Geleceğimiz için, üzerimize düşen sorumluluğun bilincinde olmalıyız.