Son günlerde, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığını azaltma kararı ile ilgili tartışmalar gündemi meşgul ediyor. İsrail basınına yansıyan haberlere göre, Washington'un Suriye’den çekilme planları, bölgedeki stratejik dengeleri etkileme potansiyeline sahip. Bu bağlamda, ABD’nin Suriye'deki son durumu, bölge ülkeleriyle olan ilişkileri ve olası sonuçları üzerine detaylı bir değerlendirme yapmayı hedefliyoruz.
ABD, 2014 yılından bu yana IŞİD'e karşı mücadele kapsamında Suriye'de askeri varlık bulunduruyordu. Bu süre zarfında, ABD’nin askeri yapılanması, Suriye’nin kuzeyinde Kürt milisleriyle iş birliği yaparak terör örgütü IŞİD’in etkinliğini azaltmayı hedefledi. Ancak son dönemde, özellikle ABD’nin iç politikalarında yaşanan değişiklikler, bu askeri varlığın gözden geçirilmesine neden oldu. Üstelik, Trump yönetimi döneminden bu yana gündemde olan çekilme planları, Biden yönetimiyle yeniden su yüzüne çıktı.
ABD’nin Suriye’deki askeri varlığı, sadece IŞİD’le mücadele ile sınırlı kalmayıp, aynı zamanda İran’ın bölgedeki etkisini dengelemek ve Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamak amacıyla da önemliydi. Ancak, son gelişmeler Suriye’nin kuzeyindeki bu stratejik önemin sorgulanmasına yol açtı. İsrail’in güvenliği için kritik önemdeki bu bölgedeki denge, ABD’nin olası çekilme kararı ile daha da karmaşık hale gelebilir.
ABD’nin Suriye’den çekilme kararı, bölgedeki birçok aktör için yeni fırsatlar ve tehditler doğurabilir. Öncelikle, bu durum Rusya ve İran’ın Suriye üzerindeki etkisini artırabilir. İran, ABD varlığı olmadan Suriye üzerinde daha fazla nüfuz elde etme yolunda ilerleyebilirken, Rusya ise Suriye’deki askeri ve siyasi varlığıni pekiştirme fırsatını elde edebilir.
Diğer yandan, ABD’nin çekilmesinin en dikkat çekici etkilerinden biri de Türkiye'nin bölgedeki askeri stratejileri üzerindeki etkisi olacaktır. Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde YPG’ye karşı herhangi bir hamlede bulunabilme opsiyonuna sahip olabilir. Bu durum, Suriye iç savaşının dinamiklerini yeniden şekillendirebilir. Türkiye, sınır güvenliğini sağlama adına operasyonlarını artırmayı hedefleyebilir, ki bu da diğer bölgesel aktörlerle olan ilişkileri daha da karmaşık hale getirebilir.
İsrail açısından ise bu durum daha da önemli. Washington'un Suriye’den çekilmesi, İran’ın İsrail’in kuzey sınırlarına daha da yaklaşmasına olanak tanıyabilir. Bu bağlamda, İsrail, ABD'nin bu kararının ardından kendi güvenlik stratejilerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalabilir. Çekilme sürecinin ardından İran'ın Suriye'deki etkisini artırması, İsrail’in askeri harekâtlarını ve bölgesel politikalarını yeniden şekillendirebilir.
Sonuç olarak, ABD’nin Suriye’den çekilme planı, yalnızca Suriye’nin değil, aynı zamanda bölgedeki birçok aktörün stratejilerini gözden geçirmesine yol açacak. Bu durum, Ortadoğu’daki istikrar ve güvenliğin yanında, daha geniş bir coğrafyadaki güç dengelerini de etkileyecek gibi görünüyor. İçinde bulunduğumuz dönemde, bu kararın yankıları ve gelişmeleri dikkatle izlenmeli, zira Suriye’nin kaderi ve bölgesel barış, bu çekilme sürecinin nasıl şekilleneceğine bağlı olacaktır.